Site Haritası
Kur'an-ı Kerim
Hadis-i Şerif
Hz. Mevlana
Eserleri
Bahâeddin Veled
Seyyid Burhaneddin
Şems-i Tebrizi
Selahaddin Zerkubî
Sultan Veled
Hüsâmeddin Çelebi
Hz.Mevlâna Dergâhı
Sema
Adab ve Erkan
Yolun Mertebeleri
Çelebilik
Mevlevi Ayinleri
Mevlana İhtifalleri
Akademik
Yükle
Hizmeti Geçenler
Mesnevi Sohbetleri
Mesnevi Hikayeleri
Fihimafih Okumaları
Duyuru&Etkinlik
Haberler
Semazen Video
Semazen Radyo
E-Kart
Projelerimiz
Foto Galeri
Soru ve Cevaplar
Linkler
Evrad-ı Şerif
KONYA
Dinletiler
Ney Nağmeleri



 

Google

Kur'an-ı Kerim

Dinleyelim

Hz. Mevlânâ'nın eserlerinden hangisini okudunuz?
Mesnevi
Divan-ı Kebir
Fihimafih
Mecalis-i Seba
Mektubat
Birkaçını
Hiç Birini
 
Hayatı

KONYALI KUYUMCU ŞEYH SELAHADDİN

Selahaddin Feridun, Konya köylerinden birinde doğmuştu. Babasının adı Yağı Basan idi. Köyleri Beyşehir gölü civarında olduğu için, bu aile balıkçılıkla geçinirdi. Selahaddin Konya'ya gelip yerleşmiş, orada kuyumculuk sanatını öğrenmiş, bir dükkan açmış, çalışıyor, rızkını temin ediyordu. Dindar ve faziletli bir kişi olan Selahaddin, Mevlânâ'nın babasının aziz dostu ve halifesi Seyyid Burhaeddin'e intisap etmiş, ahlakı, hulusu ve ibadete düşkünlüğü ile sufilik yolunda hayli ilerlemiş ve şeyhi Seyyid Burhaneddin'den hilafet alarak, şeyhlik makamına yükselmişti. Şeyhi, bu temiz kişiyi, bu Hak aşıkını çok severdi. Gerçekten de Selahaddin ümmi yani hiç okuma yazma bilmiyordu, ama muttaki, ibadetine çok düşkün, çok nurlu bir mümindi. İlahı aşka gönlünü vermiş, bir çok haller elde etmişti. Selahaddin-i Zerkubi yani Kuyumcu Selahaddin, şeyhi Seyyid Burhaneddin Kayseri'ye gidince, köyüne dönmüş, orada evlenmiş, çoluk çocuk sahibi olmuştu.

Bir cuma günü Konya'ya gelmişti. Cuma namazı kılmak için, Ebu'I-Fazl Camii'ne girdi. Namazdan sonra Mevlânâ vaaza başladı. Mevlânâ çok heyecanlı, çok güzel konuşuyordu. Mevlânâ o günkü vaazında, şeyhi Seyyid Burhaneddin'in hallerinden, faziletinden, aşkından bahsediyordu. Kuyumcu Selahaddin can kulağı ile Mevlânâ'yı dinlerken, birden bire Mevlânâ'nın zatında, büyük bir nur gibi şeyhi Seyyid Burhaneddin'i gördü. Sanki, Mevlânâ gitmiş, yerine Seyyid Burhaneddin gelmiş, oturmuş, heyecanlı, güzel sözler söylüyordu. Selahaddin hazretleri, kendine hakim olamadı, ayağa kalktı, deli gibi feryad ederek Mevlânâ'ya doğru koştu. Mevlânâ'nın vaaz ettiği kürsünün altına geldi. Mevlânâ'nın ayaklarına kapandı. Bu vaka, Seyyid Burhanüddin'in ölüm tarihi olan 1241'den sonra ve Şems'in Konya'ya geliş tarihi olan 1244'ten öncedir.

Selahaddin-i Zerkubi, Hazreti Mevlânâ'yı çok seviyordu. Ona derin hürmeti vardı. Çünkü her ikisi de aynı şeyhten Burhaneddin-i Tirmizi'den feyz almışlardı. Her ikisi de aynı tarikatta Kübreviyye tarikatında idiler. Her ikisi de Hak'ta fani olmuşlardı. Mevlânâ da, Şeyh Selahaddin'i çok seviyordu. Ona lütuflarda bulunmaktan geri kalmıyordu. Fakat Mevlânâ ilk zamanlarda Selahaddin'den daha kuvvetli bir gönül dostu ile meşgul olduğundan, onunla pek ilgilenmiyordu, Şems'i bulmaktan ümidini kesince, bütün kalbiyle, bütün himmetiyle Selahaddin'e yöneldi. Onu, kendi yerine halife, şeyh olarak seçti. Dostlarını, müridlerini ona tabi olmağa çağırdı. Mevlânâ, kendisinden el almak isteyen kimselerle, talibleriyle kendisi uğraşmıyordu. Şems ile buluştuktan sonra bu vazifeyi seçilmiş dostlarından, kamil bir şeyhe havale ediyordu. Selahaddin hazretleri'ne şeyhlik görevi verdiği zaman da aynı yolu tutmuştu. Üstelik, bu yeni gönül dostunda, bu kuyumcu şeyhte, Şems'in nurunu görüyor, onu Şems yerine koyuyordu.

Mevlânâ, bu ümmi ihtiyar kuyumcuda, Şems'in nurunu gördükten sonra ona çok bağlanmıştı. Eflaki'nin yazdığına göre Mevlânâ, kendisini sevenlere: "Selahaddin'in yanında Şems'ten, Hüsameddin'in yanında da Selahaddin'den bahs açmayın, bunların aralarında bir fark yoktur amma, bu iş edebe sığmaz. Erenlerde, ilahı kıskançlık vardır", derdi. Selahaddin hazretlerinin de Mevlânâ'ya karşı bağlılığı. sonsuzdu. Bir gün Mevlânâ'ya "İçimde nur kaynakları varmış da haberim yokmuş. Sen onları keşf ettin, coşturdun. "demişti. Sipehsalar'ın yazdığına göre (s.181) bir gün Mevlânâ, Selahaddin'in kuyumcu dükkanının önünden geçerken, onun ahenkli çekiç vuruşundan heyecanlanmış, cezbe- lenmiş, hemen orada sema etmeğe başlamış, Selahaddin de onun bu halini görüp, çekiç altındaki altının ezilip zayi olacağını düşünmeden vurmaya devam etmişti.

Konyalılar, Mevlânâ'nın Kuyumcu Selahaddin'e Gösterdiği Sevgiyi, Saygıyı Çekemediler

İlahi aşktan nasipsiz olanlar, ibadetle, riyazet ile, heva ve heveslerini: yenemeyenler, Şems'i çekemedikleri gibi şimdi de Kuyumcu Selahaddin'i çekemiyorlardı. Çünki Mevlânâ, Şems kaybolduktan sonra, bu kuyumcuyu, kendine hemdem, Hak dostu seçmiş, onlara Selahaddin'i şeyh tanıyarak ona uymalarını istemişti. Sultan Veled'in İbtida-name'sinden başka hiç bir kitap, bu hali gereği gibi açıklamamıştır: Firuzanfer'in Mevlânâ'nın hayatına dair yazdığı kitabın 129. sayfasından itibaren İbtida-name'den alınan bazı beyitlerin tercümesini aynen buraya koydum: "İnkarcılar diyorlardı ki: Birinden kurtulduk, (yani Şems'ten) daha beterine çattık. Önceki nurdu, bu ise kıvılcım. Şems'in sözü dinlenirdi. Anlatışı güzeldi. Faziletli, bilgili bir kişi idi. Çok anlamlı sözler yazdırırdı. Keşke Mevlânâ'ya o hemdem olarak kalsaydı.

Sultan Veled'in yazdığına göre, Selahaddin'deki imanı, aşkı ve manevi üstünlüğü görereneyen Konyalılar, bu faziletli kuyumcuyu ortadan kaldırmaya karar verdiler. "Bu karar, her hakikat yolunu görenlerin, gözünün nuru ve çerağı olan şah Selahaddin'in kulağına kadar geldi. Hazret, bu kararı duyunca, latif ve manalı bir surette gülerek buyurdu ki: O körlerin, o imansızların, o kaba görüşün, Hakk'ın emri olmadıkça bir saman çöpünün bile yerinden kımıldamayacağını bilecek kadar olsun Hak'tan haberleri yoktur. Hakk'ın emri olmadan, beni öldürmeğe, benim kanımı dökmeğe, kanımla bulanmağa kim kalkışabilir?" (Sultan Veled, İbtida-name)

Mevlânâ'nın Selahaddin'e Olan Bağlılığı

Mevlânâ, Şems'in yerine koyduğu bu Hak dostuna, bu gönül aynasına kendisi çok bağlandığı gibi, gerçek müridleri de, oğulları da, Selahaddin'i manevi bir baba yerine koyarak marifet yolunda ona uyuyorlardı. Hazreti Mevlânâ'nın bu kadar gönül verdiği kuyumcu Selahaddin ümmi, hiç okumamış bir kişi olmakla beraber büyük bir arifti, büyük bir veliydi. Zaten Hazreti Mevlânâ gibi büyük bir Hak aşıkının gönül verdiği, sevdiği, kendisine hemden seçtiği her insan muhakkak velidir, muhakkak insan-ı kamildir. Ne yazık ki Konyalılar bu Hak dostlarını gereği gibi anlayamadılar.

Şeyh Selahaddin çok sakin, temkinli bir insandı. Aşırı derecede ibadete düşkün, riyazatla kendisini ezen, zayıf düşüren bir kişi olarak bilinmektedir. İbadet ve riyazatın onun iradesini kuvvetlendirdiğini de, kendisini öldürmek isteyenlerin kararlarını soğukkanlılıkla karşılaması, hiç korkmaması ve telaş göstermemesinden belli olmaktadır. Sultan Veled hazretleri, onun temkinini ve irşaddaki kudretini şöyle anlatmaktadır:

"Mevlânâ'nın coşkunluğu, onun sayesinde yatıştı. Onun irşadı başka bir çeşitti. Tesiri herkesten fazlaydı. Erenlerden yıllarca müddette elde edilen şey, ondan bir anda, bir nefeste elde edilirdi. Dilsiz, dudaksız sırlar söylerdi. İnsanın gönlüne seslenir gibi kulaklar bir harf duymadan, bir ses işitmeden faydalanırdı. Sözleri gönülden gönüle sessiz sadasız girerdi." Selahaddin-i Zerkubi hazretlerinin halini, manevi büyüklüğünü anlamayanlar, Hazreti Mevlânâ'nın kuyumcuya karşı duyduğu saygı ve sevgiyi her vesile ile görünce yaptıkları dedikodulardan utandılar, hasetliklerinden pişman oldular. Zaten bu aleyhte bulunanlar, sohbetlere de gelmedikIeri için hüsran içindeydiler. Nihayet dayanamadılar, yine hep birden bir karara vardılar. Şeyh Selahaddin'e ve Hazreti Mevlânâ'ya ayrı ayrı baş vurdular, üzüntülerini, pişman olduklarını söylediler, ağladılar, yalvardılar, tevbe ettiler ve affedildiler. Artık dedikodular durdu, çekiştirmeler son buldu. Artık sema meclisleri tertip ediliyor, aşk ve neşe içinde vakit geçiriliyordu. Bu sıralarda Hazreti Mevlânâ Selahaddin'in kızı Fatıma Hatun'u, Sultan Veled ile evlendirdi.

Hazreti Mevlânâ, çok sevdiği, hemdemi, halifesi, Selahaddin'in kızını oğluna almakla çok sevinmişti. Sultan Veled, babasının Şeyh Selahaddin'le on sene zevk ve şevk içinde yaşadıklarını, Konya halkının her ikisinden de manen faydalandığını, on yıl sonra Selahaddin'in hastalandığını, vefat ettiğini yazar. Şeyh Selahaddin 1258 yılının Aralık ayının 29. günü vefat etmişti. Hazreti Mevlânâ, sevgili dostunun zahiri ölümlerinden çok mütessir oldular. Bütün Konyanın ileri gelenleri ile birlikte cenazesini uğurladılar.

Hazreti Selahaddin, vefatı zamanının yaklaştığını hissedince; "Benim için sakın ağlamayın. Bugün benim en mutlu günümdür. Çünki bugün ben, sevgilime kavuşuyorum. Cenazemi, davullar, kudümler, defler çalarak neşeli, sevinçli bir halde ellerinizi çırpa çırpa kaldırınız. Beni mezarıma kadar sema ederek götürün" (İbtida- name, s.108) diye vasiyyette bulunmuştu. Mevlânâ, sohbet arkadaşının, gönül dostunun vasiyyetini tamamiyle yerine getirdi: Şeyh Selahaddin hazretlerinin cenazesi, davullar, kudümler, defler çalınarak, güzel sesle ilahiler söylenerek kaldırıldı. Cenaze bu coşkunlukla götürülürken Mevlânâ da, baş açık sema ediyordu. Şeyh Selahaddin, Sultanü'l-ulema'nın yanına defnedildi. O gün Hicretin 657 senesinin Muharrem ayının birinci günüydü. Bu tarih, Miladi 1255'e tekabül etmektedir. Hayatta iken de, ölümünden sonra da Hazreti Mevlânâ, Kuyumcu'ya olan bağlılığını daima göstermiştir. Yalnız Selahaddin'le değil, onun ailesi efradı ile de meşgul olmuştur. Nitekim, Selahaddin'in kızı Fatıma Hatun yazı yazmayı, Kur'an okumayı Mevlânâ'dan öğrenmiştir.

 

Üftâde Sempozyumu
Mehmet Demirci
Hz. Muhammed (s.a.v.) 'den Özür...
Muhsin İlyas Subaşı
GERÇEK VE SAHTE DİN REHBERLERİ
Misafir Yazar
Beş Duyu ile Yetinmek
M. Sait Karaçorlu
Hüdhüd ile karga arasındaki kavga
İsmail Güleç
MESNEVÎ HİKÂYELERİ
Adnan K.İsmailoğlu
CELALEDDİN ÇELEBİ (II)
Lokman D. Solmaz
Sufi ve Tasavvuf
Cemalnur Sargut
KİMİN MÜRŞİDİ YOKSA
Mahmut Erol Kılıç
Hz. Mevlâna'yı yadediyoruz
Bilal Kemikli
MEVLANA DOSTLARINA TARİHLER-I
İsmail Yakıt
Bir zamanlar adalet deyince
Cuma Mektupları
MESNEVÎ HİKÂYELERİ ÜZERİNE
Nuri Şimşekler
Sahte Şeyhler
Editör'den
Derviş...
Mehmet Fatih
Dünyanın düğünü var
H. Nur Artıran
İSLAM TASAVVUFU - Soru ve Cevaplar
Editör'ün Seçimi
MEVLÂNA'YA GÖRE HZ. MUHAMMED (SAV)
Yakup Şafak
Anasayfa | Hakkımızda | Site Haritası | İletişim | E-mail
Semazen.net'in resmi web sitesidir.
Web sitemizin dışında farklı sitelere yönlendiren linklerin içeriklerinden Semazen.net sorumlu tutulamaz.
Copyright © 2005, Tüm Hakları Saklıdır.
Sayfa oluşturma zamanı: 0.0280 sn.
Programlama: CMBilişim Teknolojileri Görsel Tasarım: Capitol Medya